Yaygın Kaygı Bozukluğu Nedir?
Yaygın anksiyete bozukluğu, kişinin bilinen bir sebep yokken sürekli ve aşırı kaygılı olma halidir. Temel belirtileri; huzursuzluk, halsizlik gibi fiziksel belirtilere eşlik eden konsantrasyon sorunları, kas gerginliği, uykusuzluktur. Yaygın kaygı bozukluğu, kişinin kaygılı durumunun birden fazla olayla ilgili olması ile diğer anksiyete bozukluklarından ayrılır. Diğerlerinde kaygı, belirli bir uyaran veya konu ile sınırlıyken (örneğin; panik bozukluğunda panik ataklar, sosyal fobide toplum içinde sıkılganlık/ çekingenlik) burada genele yayılmış haldedir. Yani kişi aynı anda birden fazla duruma veya olaya karşı kaygı geliştirir.
Normal gündelik olaylar ve gelecekle ilgili aşırı endişeden kaynaklanan sürekli bir kaygı vardır. Maddi konular, iş ve okul başarısı, aile bireylerinin sağlık durumları, çıkılan seyahatler, kapı veya telefon çalması vb. her tür gündelik olay bir kaygı konusu haline gelebilir. Endişe hali yaygın kaygının bir özelliği olmakla birlikte, diğer psikolojik kaygı belirtilerinin de olması nadir değildir. Birey dışardan gözlemlenebilen bir şekilde; huzursuzdur, aşırı endişeli ve heyecanlıdır, günlük aktivitelerde kolay yorulur, dikkatini bir yere odaklamakta güçlük çekebilir, gergin ve sinirli olabilir. yani kısacası, kişinin tüm yaşantısına yayılmış genel bir endişe halidir diyebiliriz.
Yaygın Kaygı Bozukluğunun Belirtileri ve Bulguları Nelerdir?
A) En az 6 ay boyunca, günün büyük çoğunluğunda birtakım olaylar ya da etkinliklerle ilgili olarak (örneğin, işte veya okulda başarı gösterebilme gibi) aşırı bir kaygı ve kuruntuları (yani kaygılarının gerçekleşeceğine dair geliştirdiği inançlar) varsa,
B) Kişi bu kaygılarını ve kuruntularını denetim altına almakta güçlük çekiyorsa,
Bu kaygı ve kuruntuyla birlikte;
1- Dinginleşememe ya da gergin ya da sürekli diken üzerindeymiş gibi hissediyorsa,
2- Gün içerisinde yaptığı tüm etkinliklerde fiziksel veya zihinsel olarak kolay yoruluyorsa,
3- Odaklanmakta güçlük çekiyorsa veya zihni boşalmış gibi hissediyorsa,
4- Kolay kızıp kolay tepki gösteriyorsa,
5- Kas gerginliği varsa,
6- Uyku bozukluğu yaşıyorsa (Örneğin, uykuya dalmakta ya da uykuyu devam ettirmekte güçlük çekme veya uyumasına rağmen dinlendirmeyen, yorgun hissettiren uyku uyumaları gibi)
Bu belirtilerin en az üçüyle birlikte bireyin toplumsal, iş veya kendi özel yaşantısında belirgin derecede işlevsellik kaybı yaşıyorsa Yaygın Kaygı Bozukluğu vardır diyebiliriz.
Yaygın Kaygı Bozukluğunda Kaygıya Yol Açabilecek Durumlar Nelerdir?
*Psikolojik etkenler olarak; İlişki sona ermesi, Şiddetli tartışmalar, Yakın birinin kaybı, İş kaybı, Korkutucu ya da üzücü bir olay/travma, İş baskısı, Maddi sorunlar gibi sebepler en yaygın görülenler.
* Bedensel etkenler olarak ise; bireyin bedensel rahatsızlıkları olabilir, Aşırı alkol ya da ilaç kullanımı, ve Uykusuzluk kaygıyı tetikleyebilir.
Endişe ve olumsuz düşünme de kaygıyı etkileyebilir; Gerçekdışı veya olumsuz düşünme kaygıyı tetikleyebilir. Kaygılı insanlar bazen kaygıyı doğuracak veya daha fazla arttıracak şekilde düşünürler. Örneğin; Olumsuz bir durumu düşünerek kendinizi daha kötü hissedebilirsiniz, Zamanınızı asla hiç gerçekleşmeyecek olumsuz olaylarla ilgili düşünmekle geçiriyor olabilirsiniz veya Etrafınızdaki insanların davranışlarını ve düşüncelerini yanlış yorumluyor olabilirsiniz. Bu türden düşünceler veya imgeler genellikle gelecekle alakalıdır; “kontrolümü kaybedeceğim ve aşağılanacağım”, "kalp krizinden öleceğim”, "ya başına bir şey gelmişse" “hastaneye gidersem korkudan bayılacağım” vb.
İşte tam da bu noktada kaygı arttığından birey zihinsel ve bedensel tepkiler vermeye başlıyor; çarpıntı, kalp atışlarında hızlanma, terleme, titreme, sarsıntı, ağız kuruması, nefes almada güçlük, boğulma hissi, göğüste ağrı ya da baskı, bulantı veya karın ağrıması, baş dönmesi, bayılma hissi, ya da zihinle ilgili olarak kontrolü kaybetme, ölüm korkusu gibi düşünceler, sıcak ya da soğuk basması, ufak şeylere büyük tepki verme, endişeler yüzünden uyuyamama gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
* Yaygın kaygı bozukluğu olan kişilerin endişelerinin içerikleri de herkesin sahip olabileceği endişe içerikleridir. Aradaki fark, endişeyi kontrol edememek ve endişenin sonuçlarıyla ilgilidir.
Kaygı Bozukluklarının Tedavisinde Neler yapılabilir, Nasıl Bir Yol İzlenmelidir?
Bu rahatsızlığı olan bireylerin bilmeleri gereken en önemli nokta bu rahatsızlığın etkili tedavileri olduğudur. Rahatsızlığın tedavisinde bilimsel yöntemlerle etkisi saptanmış ikli yöntem kullanılabilir. Bunlar; bir tür antidepresan ilaç olan serotonin geri alımını önleyici ilaçlar ve bazen bunlara antipsikotik ve anksiyolitik(sıkıntı giderici) ilaçların eklenmesiyle gerçekleşitirilen ilaç tedavileri ve bilişsel davranışçı tedavi adı verilen psikoterapi türüdür. Yani bireyin duygu-düşünce ve davranışlarına odaklanarak olumsuz düşüncelerin yerine olumlu düşünceler koyarak değiştirmek. Hastanın kaygı öncesi ve sonrası algıları, beklentileri ele alınarak maruz bırakma teknikleri kullanılır. Psikoterapide amaç zorlayıcı yaşam olayları karşısında daha etkin bir rol alınması ile sorun çözme becerilerini arttırmak ve bunaltı belirtilerine katlanma gücünü yükseltmeye çalışmaktır.
Seanslarda maruz bırakma teknikleriyle birlikte kaygıyı puanlaması da istenebilir, böylece onu en çok ve en az kaygılandıran şeyi bulunur, en az kaygılandıran maddeden başlayarak en çok kaygılandıran şeye kadar aşamalı olarak zorlanır. Korkularının ve kaygılarının yerine akılcı bir eylem planı koyulabilir. Taa ki birey sistematik olarak duyarsızlaşana kadar. Bu belki ilk başta bireye çok acı verici veya ürkütücü gelebilir, ancak burada önemli olan uzun vadeli kazançtır. kısa vadeli mutluluk uzun vadede kayıp getirirken, terapide kısa vadeli belki zorlanacak ama problem çözüleceği için uzun vadede kazanç sağlayacaktr. Özellikle bilişsel davranışçı terapi, yaygın kaygı bozukluğu tedavisinde en etkili yöntemlerden biridir.
Kaygı Bozukluğu Olan Bireyler Ataklar Geldiğinde Neler Yapabilir?
İlk tavsiyem hem bu rahatsızlığa sahip olanların hem de meslektaşlarımın çantasında her zaman bir kese kağıdı bulundurmasıdır. Kese kağıdı yoksa buzdolabı poşeti gibi küçük bir poşet de olabilir. yapmanız gereken kese kağıdıyla şu şekilde ağzınızı ve burnunuzu içine alacak şekilde derin ve sık nefesler alıp vermenizdir. Nefes alış-verişleriniz normale dönene kadar, sakinleşene kadar buna devam edebilirsiniz. Eğer çevrenizde birileri varsa durumunuzu izah edip yardımcı olmalarını isteyebilirsiniz. Diyelim ki atak geçiren biriyle karşılaştınız, kese kağıdını verip aynı şeyi yapmasını isteyebilirsiniz. Asla o kişiyi sakinleştirmeye çalışmayın, çünkü amaç atağın geçmesidir, siz sakinleştirmeye çalıştıkça atak artacaktır. Sakinliğin aksine onunla birlikte aynı hızda aynı tempoda gitmek önemlidir, sallanıyorsa siz de sallanın, yüksek sesle bağırıyorsa siz de yüksek sesle konuşun. Tamam, ben yanındayım, birazdan geçecek şeklinde konuşma temponuzu arttırın. Önce hızlı hızlı onun gibi konuştuktan sonra yavaş yavaş hız düşürülür ve onun da yavaşlaması sağlanır.
#kaygi bozuklugu nedir? #panik atak nedir?
Uzman Klinik Psikolog & Aile Danışmanı Aylin KAŞKO
AYKA PSİKOLOJİ MERKEZİ
(Yazının her hakkı saklıdır, izinsiz kopyalanamaz.)
We use cookies to analyze website traffic and optimize your website experience. By accepting our use of cookies, your data will be aggregated with all other user data.